Allah İle Aldatanların Şeriat Oyunu - Yaşar Nuri Öztürk

Şeriati bir devlet şekli gibi sunuyorlar. Oysaki, Kur'an, ima yoluyla bile bir devlet şekline temas etmiyor. Onu insan aklına bırakmış. İslam devleti tabiri..

Allah İle Aldatanların Şeriat Oyunu - Yaşar Nuri Öztürk

Dini içinden çürüten 'aldatıcılar fırkası', tarihin her döneminde, menfaat ve siyasetlerini gerçekleştirmede Sürekli "Şeriat isterük!" diye bağırmışlardır.

Şeriat isterük, menfaatlerin gerektirdiği başka bir zaman "Yeşil Kuşak İslamı isterük", bir başka zaman ise "Ilımlı İslam isterük" şekline dönüşebilmiştir. Mesela, kendisini 'BOP projesinin eşbaşkanı' olarak tanıtan AKP Genel Başkanı, "Ilımlı İslam isterük"ün dinciliğini yapmaktadır.

'Şeriat isterük' ün, "İslam isteriz" ile hiçbir alakası yoktur. Şeriat, Kur'an'ın getirdiği dinin adı değildir. Kur'an'ın getirdiği dinin adı 'İslam'dır. Sadece İslam. Başka adı yok.

Neden 'İslam' demezler de 'şeriat' derler. Çünkü İslam derlerse iddialarını Kur'an'la ispat etmeleri gerekir. Oysaki Allah ile aldatanların din dediklerinin Kur'an'dan onay »İması mümkün değildir. Şeriat diyerek meseleyi her yana çekilebilir hale getirmekte, sıkışınca da "Ulemanın kavli budur, icma bu yoldadır, ecdadımız böyle karar vermiştir, asırlardır Müslümanların uygulaması böyledir" gibi dayatmalarına uygun bir dini öne çıkarma yoluna gitmektedirler.

İslam'ın olmazsa olmazlarını Kur'an belirler. Ne ulemanın ne icmaın ne de ecdadın böyle bir yetkisi vardır. Onların belirledikleri, 'dün öyleydi.' Onların belirledikleri, dün açısından saygın olabilir. Bu ayrı bir şeydir. Bu saygınlık onları bugün için dokunulmaz yapmanın gerekçesi olmamalıdır. Bugün başka bir gündür. Birilerinin belirlemesine itibar edeceksek bugünü biz belirlemeliyiz.

Kur'an, şeriatı izafilikleri olan beşeri bir kurum ve kavram olarak belirlemiştir. Halbuki İslam'ı, Yaratıcı'nın elinden çıkmış ve beşerin müdahalesine kapalı tutulan bir alan olarak tanıtır "Şeriat eşittir İslam", diyorlar. Böyle bir şey yok. Böyle bir yaklaşım ilim dışıdır, din dışıdır.
Kur'an şeriatı yöntem anlamındaki 'minhac' kelimesiyle birlikte kullanarak şöyle diyor:

"Sizden her biri için bir yol ve bir yöntem/şeriat belirledik Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihan etsin diye öyle yapmamıştır..."
(Maide, 48)

Bu ayetten anlaşılıyor ki şeriat insandan insana, toplumdan topluma değişen tavırları, tarzları, yöntemleri, kabulleri ifade etmektedir. Her peygamberin şeriatı vardır:
Hz. Muhammed'in de izlediği bir şeriatı vardır Casiye 18 bunu açıkça ifade etmektedir. Bir dinin içindeki değişik birey ve grupların da birer şeriatı vardır, olabilir, olacaktır. Örneğin her mezhebin dinden anladığı, o mezhep için bir şeriattır.

O halde, şeriat, Allah katında değişmez yol ve gerçek olan İslam'ın içinde kişilerin, grupların ve toplumların dinden anladıklarına göre oluşturulmuş yorumlar ve kurallar bütünüdür. Yüce Allah, şeriatın her birimize göre değişen bir din anlayışını ifade ettiğini açıkça bildirmektedir ki, hiç kimse dinden anladığını dinin kendisi ilan etmeye kalkmasın.

Şeriat mezhep kabulleriyle, nihayet fıkıhla eşitlenebilir. Şeriatı İslam'la eşitlemek isteyen anlayış, birçok kabulünün Kur'an'la ve zamanla çeliştiği anlaşılmış bulunan örfleri din yapmayı amaçlayan anlayıştır. Bu anlayış, önce, şeriatla dini eşitlemekte, sonra da devrini bitirmiş lıkıh kitaplarındaki akıl ve Kur'an dışı birtakım kuralları din diye halkın önüne koymaktadır.


Bu anlayış kendisini meşrulaştırmak için, özellikle Kur'an'ı tercümesinden okuyan kitleler önünde, bir oyun ılııha sergilemekte, şeriat sözcüğünün birçok Kur'an ayetinde geçtiğini söylemektedir. Bu, açık bir yalandır.
Bu yalan, işin içyüzünü bilmeyen halk kitleleri önünde şöyle sergilenmektedir:
Önce Kur'an'daki şeriat ve din kelimelerinin tümü 'şeriat' anlamında tercüme edilmekte, sonra ılıt "İşte bakın, Kur'an'da şeriat şu kadar yerde geçiyor!" ti iye hüküm verilmektedir. Bu yapılınca, halkın İslam'dan anlaması gereken ne varsa, şeriattan anlaması gereken peyler haline geliveriyor. Dinden anlaşılması gerekenler şeriattan anlaşılır olunca da dinle şeriatı eşitlememek küfür oluyor.

Kur'an'ın din dediği yerde çeviriyi din, şeriat dediği yerde şeriat diye yapmak zorundayız.

Geleneksel fıkıh kitaplarındaki şeriat, dinden, tarihin eski devirlerindeki insan kümelerinin anladığının adıdır Fransız düşünürü Garaudy buna 'çöl fıkhı' diyor. Ama tarih içinde o tabiri ilk kullanan Garaudy değildir. Aynı tabir İbn Haldun'da da geçmektedir. Bu tabirde hiçbir hakaret kastı yoktur. Tamamen bilimsel bir ifadedir. Yani çölde yaşayan Müslümanların hayatlarını düzenlemek üzere, o günkü lakihlerin getirdikleri yorumlardır çöl fıkhı.

Kur'an'ın getirdiği dinin adı şeriat değil, İslam'dır.

Biri, şeriatla Kur'an'ın getirdiği İslam'ın kendisini kastediyorum diyebilir ama bu sadece onun fikri olarak kalır; Kur'an'a ve bilimsel gerçeklere uymaz. Düşünün, İbn Haldün (ölm. 808/1405) gibi büyük bir Müslüman düşünür, eserinde çöl fıkhından bahsediyor.

Şeriatın içinde örf, en ileri dozda vardır. Örften tamamen arınmış evrensel değişmezler anlamında din, Kur'an'dadır.
Bir de bu dinden hareketle insan hayatına değişik coğrafyalarda, değişik zamanlarda açıklama getiren bir yapı vardır. Buna da diyanet veya şeriat denmiştir. İşin bilimsel ve Kur'ansal gerçeği budur.

Diyanet değişkendir, din değişmez, yalnız Allah'ın elinde™ çıkar. Bu ikisini birbirine katmak, Elmalılı'nın, Fatiha Suresi yorumunda gayet güzel ifade ettiği gibi, insan hayatına çok ağır faturalar ödetir. Şeriat işte bu diyanet alanında, değişen alandadır. Ama din dediğimiz zamanı Kur'an, bundan İslam'ı anlar ve İslam, değil Müslümanların şu veya bu devirdeki hayatlarında, gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin tebliğlerinde bile değişmeyen] esasların adıdır.

Kur'an, insanı defalarca uyararak, getirdiği dinin adi üzerinde oynanmamasını istiyor. Kur'an'ın son vahyedilen ayeti (Maide, 3), dinin adının Allah tarafından İslam konduğunu, mükemmel hale getirildiğini, tamamlandığını ve bunun ismi üzerinde de oynanmaması gerektiğini söylüyor. İnsanların, Cenabı Hakk'ın bu beyanından rahatsız olmuşçasına, yeni bir din adı bulmalarının başka sebepleri olmak gerekir.

Şeriati bir devlet şekli gibi sunuyorlar. Oysaki, Kur'an, ima yoluyla bile bir devlet şekline temas etmiyor. Onu insan aklına bırakmış. İslam devleti tabiri, siyasal İslamcı istismarın bir uydurmasıdır. Kur'an'da böyle bir tabir yok. İslam evrensel ve ölümsüz ilkeler bütününün adıdır. O halde İslam'ın devleti olmaz, Müslümanların devletleri olur. Gerçek bu olunca da onlarca, yüzlerce devlet şekli bulunacaktır.


Yaşar Nuri Öztürk (Allah ile Aldatmak sayfa 97…100)

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget