Neden Atatürk diyemiyorlar? - Gündüz Akgül

Neden Atatürk diyemiyorlar? - Gündüz Akgül
Yıl 1919, emperyalist ülkeler yurdumuzun bir bölümünü işgal etmiş, tümünü bölüşmek için planlar yapıyorlardı.
Padişah ve şürekâsı (yandaşları) kendi geleceklerini garantiye almak için emperyalistlerle anlaşmak isterken, yurtseverlerin ise içi kan ağlıyor ve mutlaka bir şeyler yapmak gerektiği ateşiyle yanıyorlardı.
Bu ateşi yakacak bir lidere gerksinim vardı.
O lider, Trablusgarpta adı simge haline gelen Binbaşı, Çannakale geçilmez destanını yazdıran, Seddülbahirde, Anafartalar da, arıburnun da, coknbayırın da adeta devleşen Yarbay, Mustafa Kemal Bey’den başkası değildi.
Mustafa Kemal, savaşlarda gösterdiği başarılar nedeniyle 6 Mart 1917 tarihinde Tümgeneralliğe yükselmiş, bu rutbede iken 9.Ordu Müfettişliği göreviyle 19 Mayıs 1919 da Samsun’da bir güneş gibi doğarak Kurtuluş Savaşını başlatmıştır.
Padişah, emperyalist işgalcilerin etkisiyle hemen İstanbul’a dönmesini isteyince, tasarladığı kurtuluş rüyasını gerçekleştirmek için İstanbul’a dönmemiş, 8 Temmuz 1919 tarihinde çok sevdiği ordudan istifa ederek güvendiği Türk ulusu ile bütünleşerek yoluna devam etmiştir. (11.Mayıs 1920 tarihinde hakkında verilen idam kararı, 24.Mayıs 1920 tarihinde Padişah tarafından onaylanarak resmen askerliğine son verilmiştir.)
Kurtuluş savaşında, ülkesinin kurtuluşu için canını vermeye hazır Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Sünni, Alevi herkes Musatfa Kemal’in arkasında yer aldı.
Binbir zorluk ve binlerce şehit kanı pahasına devam eden kurtuluş savaşı, 9 Eylül 1922 tarihinde düşmanın İzmir’de denize dökülmesi utkusu (zafer) ile son buldu.
TBMM 19 Eylül 1921 tarihinde oybirliği ile Mustafa Kemal’e Mareşal ve Gazi unvanı verdi.
Kısaca özetlediğim bu başarılara imza atan Mustafa Kemal’i benimseyenler, ATATÜRK’ü neden içlerine sindiremiyorlar?
Neden ATATÜRK diyemiyorlar?
Yazının başlığını oluşturan bu soruyu, nedenlerini belirterek yanıtlamaya çalışacağım.
Çünkü ATATÜRK, uzun soluklu bir çalışma sonunda, kurtuluş kadar önemli olan ve devrimlerin gerçekleştirildiği kuruluş aşamasının eseridir.
Bu aşamada;
-Saltanat kaldırıldı.
-Ankara Başkent yapıldı.
-En önemli devrim olan Cumhuriyet ilan edildi.
-Halifelik sonlandırıldı.
-Eğitim Birliği Yasası kabul edildi.
-Şer’iye Mahkemeleri kaldırıldı.
-Tekke ve Türbeler kapatıldı, tarikatlar yasaklandı.
-Şapka devrimi gerçekleştirildi.
-Uluslararası Saat ve Takvim kabul edildi.
-Laiklik ilkesi Anayasaya girdi.
-Türk alfabesi ve latin rakamları kabul edildi.
-Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.
-Türk Tarih ve Dil Kurumu kuruldu.
-Halk Evleri açıldı.
-Ezanın Türkçe okunması kararlaştırıldı ve okutuldu.
-“En Hakiki Mürşit İlimdir” denilerek, us (akıl) ve bilime önem verildi.
-21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı Yasası çıkrıldı.
-24 Kasım 1934 günü TBMM oy birliği ile Mustafa Kemal’e anasının ak sütü gibi hak ettiği ATATÜRK soyadını verildi.
-Tüm bu devrimler, Ümmetten –Ulusa, Hilafetten – Demokratik ve Laik rejime, Tebaadan- Yurttaşa, Cemaatten- Topluma, Seçkin sınıftan – Bizzat halkın iradesine geçmemizi ve karanlıktan aydınlığa çıkmamızı sağladı. 
Sanırım, bu açıklamalardan sonra ATATÜRK’ü neden sindiremedikleri ve neden ATATÜRK demedikleri konusunda başka bir açıklama yapmama gerek kalmadı.
Kurtuluş savaşı destanını azda olsa inceleyenler, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele’nin, ATATAÜRK’ün silah arkadaşları ve Kurtuluş Savaşının birer kahramanları olduklarını göreceklerdir.
Devrimlerin gerçekleştirildiği kuruluş aşamasında ne yazık ki Kurtuluş Savaşının bu kahramanlarından İsmet İnönü hariç, diğerleri devrimlerde Büyük Önder ATATÜRK’e ayak uydurmadıkları gibi askerliğe dönmeyip TBMM de siyaset yapanlarda, devrimlerin gerçekleşmesinde daima karşı duruş sergileştirmişlerdir.
Bu devrimlerin hangi koşullarda gerçekleşrildiğini, kimlerin karşı durduğunu ve bu gün ATATÜRK’ü telafuz etmeyenlerin, karşı duranların geleneğinden geldiğini tarih baba çok açık olarak altın sahifelerine kaydetmiştir.
Meraklılar gerçekleri oradan okuyabilirler.
Güzel yurdumuzu işgalden kurtaran ve kurtuluşu devrimlerle taçlandıran ATATÜRK ve silah arkadaşları ile aziz şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum.
Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere ve ATATÜRK ile gurur duyanlara.
Sevgili Dostlar,
Yeni yıla ATATÜRK aydınlanması ile girmek istedim.
Savaşsız, mutlu, sağlıklı ve aydınlık dolu yeni yıl dileklerimle.
01.01.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget