Silivri kapıları derhal açılmalıdır - Tünay Süer

Bazı yazarlar 28 Şubatın bir darbe olduğunu işlerlerken, bazıları da ;
” Siyasal alanda mühendislik yapmaya çalışan ve her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran askerler, merkez sağın çökmesine ve muhafazakar görünümlü partilerin siyasal arenaya hakim olmasına yol açmıştır.”
Diyerek sanki darbe yapılmış ta asker başarısız olmuş gibisine askeri bu günlere gelinmesinde suçlarcasına yazmışlar.
Bu sözler büyük haksızlıktır.
Peki, siyasetçilerin hiç mi suçları yokmuş?
Yandaşların orduyu gözden düşürmek ve değerli mensuplarını erinden en yüksek rütbeli subayına kadar esir alınmalarına yol açacak yanlış bilgilerle halkı kandırmalarını anlayabilirim ama şanlı ordumuz mensuplarının hakir görülmesine bir asker kızı olarak dayanamam.
En doğru bilgi o günleri bizzat yaşayan ve dönemin cumhurbaşkanı olan 9.Cumhurbaşkanımız Sn. Demirel’in özel konutunda Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna vermiş olduğu bilgilerdedir. 7/6/2012
38 sayfalık olan tutanağın hepsini burada yazmama imlân yok tabi. Bunun yerine linki yazımın sonuna ekleyeceğim isteyen daha detaylı öğrenebilirler.
                                                ****
O tarihlerde henüz politikaya atılmamıştım, tabi ben de kulaktan duyma biliyordum olanları. Yalnız ne var ki basından takip ediyor ve cumhuriyetimizin geleceği bakımından endişeleniyordum.
Şimdi sizlere Sayın Demirel’in bu konuda söylediklerini kısaltarak aktarmaya çalışacağım Bilhassa o günlerde henüz doğmamış olan gençlerimizin bilmesini isterim.
28 Şubat öncesinde Hizbullah cinayetleri ve bilhassa başı açık kadınların öldürülmeleri,
Tarikat ve şeyhlerin ortaya çıkışları
Silahlı Kuvvetlere meydan okumalar,
“Ya İran Müslümanları gibi ayağa kalkacağız ve bu kahpe rejimi ayaklarımızın altına alacağız ya da Müslüman bir partiyi iktidara getirip işi yumuşakça halledeceğiz.” Yapılan beyanlar,
Bir başka beyan: “Eğer, Allah’ı seviyorsanız, Hazreti Muhammed’i izleyin, onu takip edin, Avrupa’nın, Selanik’in, iblislerinin peşinden gitmeyin.”
“Dinsiz cumhuriyeti yıkma yolunda en önde giden Sivas’ın yiğit Müslümanlarına teşekkürü borç biliriz.”
“Düzeni topyekûn yıkacak, hâkimiyeti milletten alıp Allah’a verecek. Allah askerleri alıyoruz.”

Şimdi, ikinci önemli bir nokta: “Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak; kanlı mı olacak, kansız mı olacak?”
Halkta masum insanları etkileme gibi birtakım durumlar hissediliyor, şeriat istemleri açıkça dile getiriliyor
 Millî Güvenlik Kurulunun 28 Şubat günü aldığı kararların tartışma tutanaklarındandır bunlar.
Sn. Demirel dönemin başbakanı Erbakan’a bir mektupla durumu anlatıyor ve diyor ki;
“Birtakım gerginlikler var, bunlara dikkat et. Kayseri Belediye Başkanının beyanları, Sincan Belediye Başkanının beyanları, Sincan’da Kudüs gecesi tertibi vesaire gibi şeylerden ürkme var.Diyerek tedbir istiyor.
HÜKÜMET BAŞKANINDAN ŞU CEVAP GELİYOR.
“Bu kararları gözden geçirdik ve bütün devlet teşkilatına tamim ettik yapın diye.”
İdris Şahin Erbakan’ın ısrarla imzalamadığını söylüyor.
Karşısında otuz yıllık deneyimli bir siyasetçi olduğunu unutuyor sanırım.
Demirel;
Ben şimdi kişiler hakkında konuşmak istemiyorum ama açık söyleyeyim, eğer Sayın Başbakan bu belgeyi herkes imzaladığı hâlde o imzalamamış olsaydı, üç ay on sekiz gün nasıl otururdu orada? Nasıl otururdu ya? Olur mu öyle şey! Diyor.
Üç ay geçmiş. Her şey normal, her şey… Üç ay on sekiz gün geçmiş. Dedi ki “Ben istifa ediyorum.” “Niçin ediyorsun?” Dedi ki “Gerginlik var. Bu gerginliğin ortadan kalkmasını böyle mümkün görüyorum.” “Sana istifa et diyen oldu mu?” Ben soruyorum. “Hayır.” Ondan sonra, “Ben sıkıştım da istifa ettim.” Bu laf mı yani? 18 Mart sonrasında neşredilmiş dokümanlar var burada, şimdi göstermek istemiyorum. O dokümanlarda, kendisinin sıkıştırıldığı falan olmadığı, kendi rızasıyla istifa ettiği açıkça söyleniyorsa, hangi şeyler giriyorsa, ona ben girmem anayasa ve kanunları uygularım ben. Diyor.
Sn. Demirel’e bunun bir darbe olup olmadığı sorulduğunda; Kim ne dediğini bilmiyor. Yani kesinlikle katılmam çünkü darbe diyorsun, nereyi darp etmiş bu? Nereyi?
Meclisi. Meclis duruyor. Öyle duruyor ki daha sonra seçime gitme imkânı oluyor. Nereyi darp etmiş? Hükûmeti. Hükûmet de duruyor. Nereyi darp etmiş? Anayasa… O da duruyor. Ben şunu söyleyeyim: O Meclisin kalabilmesinde, o Anayasa’nın kalabilmesinde ve o Hükûmetin kalabilmesinde benim rolüm var. Diyor.
                                                             ****
Tüm bu gerçekler ne yazık ki iktidar tarafından halktan gizleniyor ve halen 28 Şubat Darbesi yaptılar diye generallerimiz, subaylarımız vatana verdikleri onca hizmetlerinden sonra esir alınırcasına zindanlara kapatılıyorlar.
İşte Ergenekon, Balyoz ve diğer Kafes mafes uydurmacaları da aynen böyle cambazlıkla gelişiyor. Başbakan Erdoğan’ın BOP EŞ Başkanı olması sevdasına ülkemizin parçalanmasına göz mü yumacağız?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bir terörist başı ile Amerika ve İsrail’in senaryoları dâhilinde pazarlık yaparmış gibi görünmeleri dahi gururumuzu kırmaktadır.
Aslında ortada PKK yok, PKK sadece maşa, bizi parçalamak isteyen emperyalizm var.
Bıraksalar ordumuzu en kısa zamanda yok eder o hainleri ama izine tabi olmuşuz.
Ben şahsen bu İmralı gidiş, gelişlerini ve güya tutanak denilen belgelerin ifşa edilmesinin de oyun içinde oyun olduğunu düşünüyorum. Zira büyük patron Amerika’dan izin çıkmadığı zaman ne o katil konuşup fetva verebilir ne de başbakan bir adım atabilir.
Tüm olanlar senaryonun uygulanması ve halkı alıştırmak, nabız yoklamaktır.
İç savaş çıkar diye bizleri korkutacaklarını sanıyorlar ama köylü yemez bunu.
Türklüğümüz, vatanımız elimizden alınmak isterken CHP ‘in halen bir varlık gösterememesi beni kahrediyor ve şehitlerimizin kemikleri sızlıyor.
Ne CHP ne de MHP halkın beklediği muhalefeti yapamıyorlar veya yapmak istemiyorlar(!)
MHP yi bilemem ama halkın CHP ye ihtiyacı var  birilerinin bu iktidardan ciddi hesap sorması gerekir .Bir taraftan darbe yapılacaktı efendim  28 Şubat darbeydi denirken  AKP nin resmen rejimi değiştirmek istemesi yaptıkları ve bunda yol alması anayasal bir suç  değil midir?

 A.Y.MADDE 309. - (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Cebir ve şiddet yok mudur?
 Hak arayana biber gazları, coplar nedir? Suçsuz insanları tek AKP ye karşı geldikleri için zindanlara atmak nedir?
Bu iş ille de silahla mı olmalıdır? Bunu mu beklemeliyiz?
Göz göre göre devrim adı altında darbe oluyor.
 Hukukçu değilim bilemiyorum, bunun hukukta başka adı var mıdır?
Bir iktidar milli iradeden gizli dolaplar nasıl çevirebilir?
Bunca aydınımız askerimiz zindanlara, hücrelere kapatılmışlar ve biz halen ne bekliyoruz anlamıyorum.
Bunca iftira, bunca olaylardan sonra Silivri kapıları açılmalı kahramanlarımız özgürlüklerine kavuşturulmalıdırlar.
Siyasi partilerin tıpkı 12 Eylül’deki gibi kapatılmasını, hepimizin zindanlara atılmasını mı bekleyeceğiz?
Son söz rahmetli Ecevit’ten olsun.
 “Bir gün birisi düdük çalacak, maçı tatil edecek. Artık camdan seyretmeyi bırakın, sahaya inin.”
Sevgiler
http://www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari/darbe_muhtira/docs/tutanak_son/S%C3%BCleyman%20Demirel-07.06.2012.pdf

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget